9 Ocak 2011 Pazar

Bir küçücük cami… Mecidiye…! Yorgun ve Mahsun

Bugün yılbaşı… 31 Aralık … Yılın son günü. Aynı zamanda Cuma. E o zaman bir Cuma camisinin peşine düşmek lazım değimli. 

Hava şeker bal kıvamında. Mont falan fazla geliyor. O derece. Elimde fotoğraf makinesi bu güzel havanın verdiği ışıkta kareler çekiyorum. Kah eski Beyrut evlerinin son kalanlarını, kah eski ile yeninin bir arada duruşunu, kah da binaların üzerindeki kurşun deliklerini. İnsan gerçekten üzülüyor. Savaşın ve yaşanmış kötü günlerin izlerini silmek adına eski Beyrut yok oluyor. Rant almış başını gidiyor. 

402 yıl Osmanlı Sancağı olan bu topraklarda, hiç mi yok Osmanlıdan bir iz. Haritada Downtown un denize bakan cephesinde, bir yerlerde gözüküyor.
Sahil yoluna paralel giden bir üst cadde de yürüyoruz. Sokak başlarından birinde Mecidiye Camisinin hemen yakının da Beyrut Souk diye bir yerden bahsediliyor. Souk genelde Orta Doğu ve Arab kültürünün hakim olduğu coğrafyalarda çarşı anlamında kullanılıyor. Şimdiye kadar gördüğüm en otantik souk Fas daydı. Çevresi yüksek duvarlarla çevrili ve küçük dükkânların bir arda olduğu çarşıyı burada da bulsam ne kadar mutlu olurum halbuki. Şimdiye kadar ne bir hediyelik eşya, ne bir yöresel ürünün satıldığı bir dükkân göremedim. Ah bu savaşlar neleri yok etmiş buralarda.

 
Beyrut Souk a doğru yürürken hemen binaların arasında küçük bir kubbe gözüküyor. Evet işte Mecidiye Camii orada. Ama tam namaz vakti. Yanına gitmek için biraz beklemeli. 

Caminin tam önünde, kelimenin tam anlamıyla pejmürde bir bina. Yüzünü Souk a dönmüş. Şu resme bakarmısınız?




O pejmürdeliği nasıl bir cıvıldamaya dönüştürmüşler. Her bir boşluğunda süslenmiş bir çam ağacı var. Souk un bu binaya bakan bir taraçası ve o taraçada cafelerin masaları var. Kesinlikle çok şık bir süsleme ve ayıp kapatma yöntemi olmuş.








Bunun ne kadar başarılı bir iş olduğunu binanın arka cephesini görünce daha iyi anlıyor insan.Çarşı yönetimini takdir etmemek elde değil.


 Bugün Beyrut Souk dedikleri yer, hepsi birbirinden gösterişli mağazaların olduğu bir çarşı. Eskiden yukarda bahsettiğim tarza bir souk olduğuna dair bir ipucu yakaladım bir köşede.Tabanını granit taş kapladıkları kubbeli bir eski yapı var caddeye yakın bir noktada. Hatıra diye saklamış olmalılar.



Öğlen namazı bitmiş olsa gerek. Buraya kadar gelip de Mecidiye ye yakından bakmadan gitmek olmaz. İyi de bu caminin kapısına ulaşmak için ne yapmak gerek. Kelimenin tam anlamıyla arkadan dolanıyorum. Birde ne göreyim; bir inşaat alanının ortasından, üstü brandalı bir ahşap yol yapılmış camiye ulaşmak için.
Mecidiye nin denize bakan arka cephesi


Dört bir tarafı inşaat alanı. Galiba sadece inşaat da çalışan Müslümanlar bu camide namaz kılıyorlar. Vakti zamanında deniz kenarında, Beyrut Limanına hâkim bir noktada, çarşının girişindeymiş. Teknik olarak hala aynı ama yeni yapılanma ve mevcut şartlar caminin etrafını öyle bir sarmış sarmalamış ki… Lafın bittiği yer orasıydı. Sadece fotoğrafladım. Bir beş sene sonra, etrafında yükselecek yeni yapıların ortasında, daha da mazlumlaşacak ecdat yadigârı cami.




Caminin haziresi
   
Dışarıdan mihrabın görüntüsü        

1 yorum: